Yıllardır seçim yaşadık, bu son seçim gibi bir seçim tartışması yaşamadık. Her seçimi kuzular gibi kabul ettik. Bu seçim Türkiye’nin sınırlarını çoktan aştı. Çoğunluğu Müslüman bir ülkeyiz. İnancımız tam çok şükür. Amaaa, bu kadar da olmaz be kardeşim, her gün bir beyin fırtınası yaptırıyor insanlara.

Çok değişik söylemler var, dilin kemiği yok, dil bozuldu, kulaklar artık isyan ediyorlar. Yetti gari diyoruz ama bitmiyor, her an  ayrı bir polemik ve hakaret içeren sözler kırla gidiyor.

İstanbul’un silüetini değiştirdiler, ihanet ettik dediler ama problemler bitmedi! Biliyoruz ki İstanbul deprem bölgesi, eski ve yeni yapılan binalar ne derece sağlıklı? Bunları görmüyoruz, sadece bir Hünkâr olmak yetmiyor, İstanbul metropol. İdare  etmek hiç kolay değil ve büyük paralar dönüyor. Büyük ihaleler yapılıyor, yani paranın merkezi!

Bu kadar yoğun sataşmalar ve seçim yenilemeler insanın aklına, sanki çılgın sorular getiriyor,” İstanbul düşmana satılmış da” geri alınmaya çalışılıyor gibi bir mücadele sergiliyor AKP ve MHP. Seçimi kazanan dürüst bir beyefendi, deneyimli ve çok genç dinamik, bu yönetme işini büyük bir özveri ile yapabilecek kapasitede. Hem de her kuruşun hesabını verebilecek dürüstlükte bir insan.

İşte o zaman beyin fırtınaları artıyor, neden?  Hayat pahalılığı artmış, gıda her gün daha da pahalanıyor, Ekonominin ibresi düştükçe, düşüyor!  Akdeniz ve  Ege denizi kaynıyor! ABD ve İran, Savaş çığlıkları atarken  tüm bunların üstüne gitmek, halkımızın sorunlarına eğilmek yerine İstanbul da, İstanbul deniyor!

Ah İstanbul sen her şeyin önüne geçtin, İnsanlar Parti başkanlarına saldırıyor, gazeteciler dövdürmeye gönderiliyor, böyle giderse, bu seçim için dilerim kurbanlar vermeyiz! Bu mübarek Ramazan ayını, bırakın huzur ,sevgi ve saygıyla geçirelim, huzurumuzu kimsenin bozmasına da müsaade etmeyelim.

Kıt kanat geçinen halkımızı siyasetçiler de düşünmeli ve bu güzel Ramazan ayını sevgi ve kardeşlik için de güzel geçirelim. 1980 li yıllarda da böyle sokakta dövmelerle başlamıştı olaylar, bu ülkenin insanlarının da bir sabır sınırı var! Nerede ise sen neymişsin İstanbul, diye  İstanbul’a göç edeceğiz, her halde  taşı toprağı, kumu altın!