Türkiye’nin, Cumhuriyeti ve laik devlet olduğunu gururla içimize sindirmek varken, neden suni gündemleri  her dem ortaya taşıyoruz. Türkiye’nin binlerce sorunu varken, teröre her gün şehit verirken, bu gece ya da yarın, kimi şehit vereceğiz diye düşünür olduk.

Kime güvenecek bu anneler? Et tırnaktan ayrılmaz. Biz “Türk Milleti” olarak, ananelerimize bağlıyız. Çok zor şartlarda büyütüp, vatana millete hayırlı evlat olsunlar diye yetişiyor evlatlar. PKK cellatlarına kurban etmek için değil, hem de kendi ülkemiz sınırları içinde. Hangi hainler yardım ediyor bunlara, içimize sızıp, tuzaklar kuruyorlar! 

Dünyanın Jandarmalığını yapan Büyük Amerika neden hala bu terör örgütünü askeri teçhizatlarla donatıyor?

Bizler polislerimizin,  askerlerimizin, böyle vahşice katledilmelerine göz yumamayız. Türkiye büyük bir ülkedir, kimsenin de esiri değildir.

13.10.2004 tarihli yazımda, “Üzgünüz Lisa”(Almanyalı Küçük Kız) başlıklı yazımda da bu küçük kızın bizim Ülkemizde katledişinden dolayı  çok acı çektiğimizi belirtip yazmıştım. Hangi ülke bu güne kadar yitirdiğimiz asker ve polis için Baş sağlığı diledi? 

Biz Türk milleti olarak çok vicdanlıyız, kimseye kolay kolay kıyamayız. Yeter ki can damarımız vatanımıza zarar vermesinler.

Seçimler yaklaşıyor, yüreğimden geçen artık hiçbir siyasetçinin, “şehitleri” ağızlarına alıp seçim malzemesi yapmamasıdır.  

“Biz kazanırsak terör biter, biz kazanırsak şehit gelmez” gibi sözlerini duymak istemiyoruz! Almayın ağızlarınıza şehitlerimizin adını. Onca şehit veriyoruz, bir yas bile ilan etmiyoruz.

Bugün sosyal medyada, Suudi bir general, Türkiye’yi kuşatmaktan, terbiye etmekten bahsediyor. Sıkar biraz, tabi ki, petrol çılgınları ABD’yi arkalarına alıp, palavralar atıyorlar. Türkiye’de bunların kralı öldüğünde bir günlük yas ilan etmişti, değmez bunlar kalleştir arkadan vurmayı severler.

Dost kim, düşman kim, Türk halkı çok iyi bilir…